Seyyah

Sordum

Kâh merkez caminin altındaki kahvenin önünde 

Kâh denk geldiği sokakta

Kâh okul köşesinde

Kerhane tatlısı satarmış 

Bazen hıyar bazen yumurtalı sandviç mevsime göre

Hele hele maç varsa  

Dooğru stada itermiş arabasını

İki saate kalmaz tükenirmiş bol soğanlı tükürük köftesi 

Bilmeyen tanımayan yokmuş onu

Bakmayın siz onların 

O uzağa uzanan efkarlı bakışlarına

Müşteri beklemek değildir dertleri

Hep gitmek isterler uzağa daha uzağa

Çünkü seyyar satıcı dediğin müzmin seyyahtır aslında

Adı konmamış kategorize edilmemiş seyyah

Ve dünya çapında örgüttür bunlar gizli değil uluorta hem de

Herkes görev yerine marş marş komutuyla dağılır

Paydos ziliyle eve dönerler gecenin bir vakti

Ceplerinde bir avuç bozuk para

Ve boş mideleridir komutu veren

Mesele para değildir aslında da el mecbur

Evde çoluk çocuk hatun bekler ekmeği soğanı

Diğer yandan çok mühim ulvi görevi vardır onların aslında

Onlar durursa durur

Darboğaz girer çünkü dünya

Çünkü onlar durursa aç kalır

Biz gibi çulsuz tayfa

Çünkü hayat denklemez nimetlerini

Taksim etmez sana bana milyonlara

Varsa yoksa bir avuç ensesi kalına

Biz de enseyi karartır durur

Söveriz paso 

Hay bin lanet diye soyuna sopuna

Yalanmış meğer 

Biri yer biri bakarken kopması kıyametin

Kimsenin fünyesini ateşleyeceği yok

Baksana nasıl da dönüyor 

Durmaksızın haldur huldur dünya

Ve hep milyonları olanların etrafında

Dursa da insek şuracıkta

Ne gülümseyin çekiyorum deyip fişi çeken

Ne geri dönüşüm kutusuna tıkıştırıp bizi 

Sıfırdan kodlayan var

Yaşa babam yaşa kuru gürültü konçertosunda kuru kuruya

Sonuçta birer figüranız hepimiz

Başrolde cennet vaad edip cehenneme odun atan ekabirler

Vay anam vay ne alâ memleket