Sıcak Gölgelerde
turnaları ölmüş, toprağında yaban erikleri.
hasat kalkmış, bağ bozulmuş.
kuzey rüzgarlarının önüne düşüp gelmişim bu şehre.
beklemeye yemin edip, sana dair,
nefesler sakladım içime.
yalancı umutları azık edip,
martılara atıp gerçekleri,
karşı durdum büyümeye.
gecelerle avunulur mu hiç.
yıldızları saydım tek tek,
hepsine bir isim taktım, hepsine seni anlattım.
uzaklaradan ışıkları gözüken köylerin adlarını ezberledim.
yerinde durmayan ışıkları izledim korkarak.
uykusu kaçan kuşları dinledim,
gözlerini aradım karanlıklarda,
avunamadım.
gündüzleri sevmedim hiç.
başka telaşlara bulaştım bazen,
beklemeyi unutup kaçmaya kalktım.
yitmemek için her gün,
saklandım bile bile.
gece ortaya çıkarana kadar beni,
ellerimi başımın arasına alıp öylece bekledim gözlerim kapalı.
dağlara çıktım,
erik ağaçlarnın sıcak gölgelerinde bekledim.
dikenli dallarından acı yemişler topladım.
adını öğrettim bağıra bağıra kayalara, toprağa.
adını haykırdım.
yoruldum, yıkıldım.
yalnızlığın kucağına yattım,
ağladım,ağladım.
gelmedin.
kuzey rüzgarlarının önüne düşüp geldim bu şehre.
bilmiyorum nerdeyim.
iz bilmem, yol hiç yok.
ben gelemiyorum sana
nolursun sen gel.
beni bu şehre hapsetmişler.
etrafı dikenli tel, önünde büyük bir kapı.
turnaları ölmüş, topraklarında yaban erikleri.
hasat kalkmış, bağ bozulmuş.
kapısının üzerine ismini yazmışlar.
ben gelemiyorum
ne olursun sen gel.
çabuk ol
başka telaşlara bulaşıyorum bazen,
içime sakladığım nefesler tükeniyor.
gururumdan söyleyemedim hiç ama,
çabuk gel
korkuyorum.