Sicimler
Sicimler yazılı aklına birbirinden çok uzak yönsüz meteor düşmüş sanki bu çöle
aklı gösterinin tam ortasında kelepçe yemiş gümüş renkli parmakları gazetenin isine bulanmış
aklı paratoner gibi uyuyor sallanıyor
bazen salıncakta
bazen annesinin ayaklarında
bazende sallanan sandalyede
ısırılmış elmada tükürük donmuş
yarınki hayat mücadelesine düzden değil bir ters bir düz başlayacakmış
annesinin ögrettiği gibi pek beceremesede.
hele o makarnayı yediğinde dudaklarında kalan o sicimler
markanayı yerkenki o şirinliğin
buzdolubına kafanı soktuğunda
ulan yine soğuk bir içecek kalmamış deyip gülümsediğinde
bütün dünya saatleri birbirine girdiğinde yazmayı bıraktığımda
yinemi silliniyorsun deyip dişlerini sıkıp beni olanca şehvetinle uzak diyarlara kaçırdığında
söz kimseye söylemeyeceğim gel yine kaçır beni
tamam söz gelinlik giyme dön be yarucuğum
mızmızlanma gel yine mizah tınısınta takıntısız duyarlı duyarsız omurgasız
sevişmelerimiz olacak
nane limonun şefkatine alıştırdın beni
çürümüş erimiş kemiklerimi yeniden hayata kilitlesen ölürmüsün
bitanem
sicimler gibi aktın gittin
hani sevimli hayaleti çok seviyordun ya
sensiz hiç çekilmiyor.
çünkü yok olup gidişini hatırlatıyor.
bu sicimler bu başı bozuk kokuşmuş düzen sensiz hiç çekilmiyor.
yıllar geçsede bitirebilirmiyim
sicimleri çözebilirmiyim
imkanı varmı ben o sicimlerle bağlanmışım bi kere