Şiir

Çekingen adımlarla yakınlaşan bir mevsim
sevdadan mahrum hava tahminleri
şimşeklerin ortalıkta sevişmesinden peydahlanan bir yağmur
hüzünlerimin kıyısında hizmete açılan lunaparkta
yılkıya bırakılmış bir atlıkarınca
tıpkı hayat gibi kurgulanmış bir dönme dolap
ve o eksik etek balerin
denize nazır balıkçı masallarının kulak misafiri...





/Ortası yamalı günahlarla dolu bir sokak
levhalarında kalemimin kafiyeleri
sonsuzluğa kadar şairciklerin boyunduruğu altında yaşayacak gölgelere ait
oksijen dolusu beyin cesedi.../





Ölen şairliğimin anısına adsız kalmayı tercih eden bir bulvar
yangın merdiveni düşünülmemiş ucuz yollu bir otel
bir de sensizlik var hay aksi
nasıl işlediyse şehrimin can damarına
aldığım her soluk ciğerlerime zarar şimdi





Ten renginde bir ayna
öyle ki suratlar süratle suret olmakta
duvarda çivilerden medet uman o mutluluk tablosu
ve iş yavaşlatma eylemindeki saat
soğuğu yurt bellemiş bir yatak
kendini ısıtmaktan aciz bir battaniye
pencerede kışlık hüzünlerin gala gecesi
emsallerinden ayrılarak özenle yıkanmış bir beyazperde
tavanda vizyondaki hayallerin dublajsız gösterimi
çoğu frekansı benimsemeyen eski kafalı bir radyo
gıkını çıkarmadan bekleyen bir telefon
hatıraları ifşa etmemekte kararlı fotoğraf albümleri
saç baş dağınık etrafa saçılmış kitaplar
yalnızlıktan dem vuran bir bardak çay
nefes darlığından şikâyetçi uzun boylu bir sigara
bir de yokluğun mevcut ki
odamın omuzladığı en ağır yüktür
her Hakk'ımdan feragat ettiğim zamanlarda





Kalemim (çapraz ateşlerde)üşürken
tekrar kuşandım kelimelerimi
elimi korkak alıştırmadım hiç senden bahsederken
yüzün kaç şiire katık edildi
kaç alfabe susmayı yeğledi güzelliğini dile getirirken
hangi kutsal ayeti okusam gözlerinde
dinim imanım değişti!
yadırgıyor artık beni alnımı dayadığım secde
(esmerliğinin)önünde eğildim çünkü
inançlarım un ufak...
ben seni yere göğe sığdıramazken
yüreğimin kuytuluğuna yerleşmişsin bile sen
aşk geliyorum diye haykıran bir kaza muhakkak
ve düşmez kalkmaz bir Allah!...