Şiire Mektuplar - 9 / Burçak Kokulu Kadın
Asaletin yüreğimin kenarına demirlemediği günlerin birinde,
Sessiz türküler söylenen diyarların kadını çıkageldi,
Tükendi mor krizantemlerin son çığlıkları,
Ve hükmediliş başladı zamanın efsunlu kaygılarına,
Durmadan su gibi geçip giden bir bekleyiş başladı.
Dudaklarından dökülen, sözcüklerin sızılı sancılarına,
Bekleyişin, ölüm döşeğindeki vasiyeti gibi,
Usulca ve titrek nefesle döküldü, ayak altı kavgalarıma,
Ben dedi, benliğini katmadan,
Ben öyle ulu orta sevemem,
Alevi gökyüzünün maviliğini yakmadan,
Bir beden, iki insan aynı rahme düşmeden,
Yıldızlar, gündüz vakti gökyüzünden dökülmeden,
Olur mu aşk, mısraların destanlaştığı görülmeden,
Süslü kelimelerimi, henüz dizmemiştim ipe,
En çok, uzak diyarlar kadar biriktirebilmiştim,
Yeni sevmiştim yani, kayboluşumdan hemen önceydi,
Sığmadın yüreğime, aşikar utanmalarım nüksetti,
Gecenin bilmem neresiydi, ya da kaçı saatin,
Çocukların taşlayıp düşürdüğü yıldızları taktım saçına,
Özlemini yazdım, kumbaramda birikmiş küflü dilekçelerde,
Sevmek yazgısı boynuma ağır gelmemişti daha,
Seni sade cümlelerle anlatmak için aslında,
Sadece sevmek lazım, geceler boyu, sıcak koynunda,
Mahremlerimiz buram, buram dökülürken mısralara,
Sahi, sevmekten unuttum sormayı neydi adın?
Özledim yine seni, burçak kokulu kadın,
Düştü sevdalara, tenindeki vazgeçilmez tadın,
Buram, buram toprak kokan bu kadını anlatın.
Hoş bir şiirdi Fatih abi... Akıcı ve birazda açıktı.İmgeleriniz çok güzel.Okurken zevk alıyorum...😙