Şiirler de sadık değil
kırmızı kadehteki kırmızı şarap öptü kırmızı dudaklarını,
parmaklarıyla saçlarını savurup attı omuzlarından aşağı;
iki damla bakışı süzüldü gözlerime,
sonra kalktı meyhanenin en mezeli masasından
yöneldi ucuz balıklı rakı soframa.
hangi notalarla inledi keman,
hangi makamda çaldı saz bilemedim;
az kaldı ölüyordum
mecburen gülüyordum yüreğime tükürmesinler diye...
ince belinde kalın kemeriyle
allı eteğinin altında yanan teniyle oynamaya başladı;
göğsünde iki ateşli kuş...
hayır!
yanan bir keklik uçuyordu...
bir fidan
bir can
bir an kıvırınca önümde
tütünümden bir nefes
rakımdan bir yudum alarak attım kendimi dalgalı bir denize.
kollarım kanatlandı
her parmağım bir meşale gibi yandı havada,
etrafında döndüm
her yerini yaladım oyunumla.
kirpiklerim kirpiklerine değdi
kenetlendi gözlerim gözleriyle...
koptu boynumdaki bakiremin kolyesi
düştü yere...
anladım ki
sevmek biraz değil
çokça sevişmektir!
sarhoştum,
Tarabya'da ay vurdu koya
hiç umursamadım
doya doya içtim senin şehrinde;
bilesin,
artık şiirler bile sadık değil
aldatıyor kelimeler de!..
Ben vazgeçtim yazmaktan ! Zira sözle anlatamayacağım bir volkan Patlamak üzre içimde.............
â??Şiir, karada yaşayan ve havada uçmak isteyen bir deniz hayvanının günlüğüdür. C. Sandburg
sevgiyle
Dudağından dokunurken eski bir şarkı usuma,kızıl bir imbikten şiir damıtıyordum ben ki; içsen olmaz ,içmesen olmaz. Bazen avuçlarımda ölü doğuyordu kamer,bazen bir güz düşüyordu içime o eski tahta masada,o Münir Nurettin dinlediğimiz küçük balkonda.Sevdalara gitti yine aklım o eski sevdalara. Söyletti şiir ağabey kusurumuz varsa affola. Hürmetlerimle