Şiirler Yağarken Kente...

Şiirler yağarken kente,
Biz hayattan konuşacaktık,
Çocukluk uykularından,
Uykusuz geçen gecelerimize inat...
Gelincik tarlalarında yuvarlandığımız...
Toprağında çelik çomak oynadığımız...
Asit yağmurlarının değmediği,
Kerpiç damlı evimizden...






Güneş yenilenirken,
Ötelerde bıraktım sırlarımı,
Yorgun omuzlardan dökülen gazeller gibi...
Adımlarken /
Kül yağan sokaklarda...
Küskün homurtuları susturdum,
Saatlerce beklediğim duraklarda...
Çaresiz yalanlara beledim,
Hayallerimi,
Son kez...






Nefesi daralan sabah koşusu,
Dilini anlamadığım kalabalık...
Kirletilmiş düşler,
Sisli gülüşlerin,
Takipçisi sıralanmış insanlar...
Her yerde ve her daim
İtaatkâr asker gibi
Susturulmaya alışmış...






Acının nakışıyla işlenmiş,
Susuz dudaklarında meltemler eser,
Sonra,
Cemre düşer...
Ansızın...






Ölüm şaşırır mı menzilini,
Dipsiz sokaklarda...
Yalnızlığın kaç rengi var/
Varoşlarda?
Kaç lehçesi lügatte yer alır/
Çaresizliğin?
Acemi bir karanfil gibi,
Kızıla dönerken,
Masum yüzler...






İsimsiz çocuklar,
Issız parklarda,
Hazırlık yaparlar hayata...
Derin ve yalnız caddelerde,
Dolaşır gölgeleri...






Defterimize bahar çizerdik,
Çiçekler ekerdik,
Masum rüyalarımıza...
Çıplaklığın acısı sarmıştır oysa,
Umut satarlar her köşe başında...
Öfkenin haykırışlarını duyarsınız,
Gözlerine baksanız,
Küçümsenmişlerdir...






Hazan olup dökülmesin,
Dökülüp de savrulmasın isterdik,
Hatıralarımızın...
Uçurtmalar yüreğimize hapsolmuştu,
Ne haz...
Taze çimen kokusu,
Karıştı isli duman içine,
Ne acı...
Biz üstü çizilmiş kişilerdik,
Alnı damgalanmış...
Gün yükseliyorken alçalıyordu umutlarımız...
Hüzün yağıyordu akşam sofrasına,
Unutuluyorduk...
Bir başka bayrama kadar...






Dağınık şarkıları toplardık,
Gecenin koynunda...
Ağlardı bizimle birlikte gece...
Sabah her doğduğunda,
Tozlu bir akşama koşardık,
Mum ışığının karanlığına...






Sustukça yankılanırdı sesimiz...
Kentin,
Harita da kayıp sokaklarında...
Hüzün tüten gözyaşlarımızda,
Matem dağıtırdık teklifsiz...
Solgun ve puslu akşamları almıştık/
Islak bir gece için/
Köhne sokağın/
Yanı başına...






Tırnaklara oturan kanlı ellerle,
Savrulurken şehrin meydanına,
Düşler demlerdik kaldırımlarda,
Sevinçler dökerdik eğleştiğimiz parklara,
Bağlamanın telinde kalan türkümüzü,
Söylerdik inadına...
Bir kez daha gururla kaldırarak yumruğumuzu,
Şehrin bizi öğüttüğü harmanına...






?Yaşamak direnmektir?
















Şiirler yağarken kente
Biz hayattan konuşacaktık...
YOKSUN...






Gaziantep
(Dipnot Düştüm Sadece)
(Beka Yayınları-2008)

24 Kasım 2008 140 şiiri var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (8)
  • 16 yıl önce

    üstadım mısraların öyle muazzam bir melodiye sahip ki şiirini okurken hiç bitmesin istedim, ilhamına bereket... beğendim bu şiiri👍 Dağınık şarkıları toplardık, Gecenin koynunda... Ağlardı bizimle birlikte gece... Sabah her doğduğunda, Tozlu bir akşama koşardık, Mum ışığının karanlığına...

  • 16 yıl önce

    Zekeriya Abi tebrikler.Yine derin bir etki bırakan bir çalışma.Yorum yapmamıza hiç gerek bırakmamışsın zaten. "Yaşamak direnmektir" bu dize bile insanı kendine getirir.👍👍

  • 16 yıl önce

    Direnmeye devam üstad.. Yüreğine sağlık.. 🤐👍

  • 16 yıl önce

    "Yaşamak direnmektir" Ben de yaşıyorum inadına tebrikler hocam...👍👍👍

  • 16 yıl önce

    Bu şiir için ne yazılabilir ki.Saygımla değerli üstad. Mürekkebiniz hiç solmasın.Mükemmeldi yine