Silezya
adını söyleyince sokaklara dökülüyor sonbahar
dolu bir kadeh gibi kırılıyorum gecenin ortasına
kirleniyorum
kırılan kemiğimin sesinde vazgeçtim senden
havanda yokluğunu dövdüm
sesini unuttum en çok
yamuk prenses ve kedi cüceler masalını okuyan
kırık aynalarda çoğaldım
renkleri karışmış nemli duvarlarla ağladım
üç dilde küfür döktüm dilimden
kısa kesilmiş saçlarımı
çıplak dudaklarımı
ve
ince bileklerimi
dünyanın dibine attım
yalanlarınla kirlenecek yüzündeki sonbahar
kezzap sancılarıyla tanışacak yağmurdan ıslanan dilin
serçe parmağını kırdın barış kuşlarının
bir bina devirdin çocukluğuma
gri ve yorgun
her gece
kaybolmuş köpek ilanı topluyorum
köpekler aç ve yaralı benim gibi
kimsesiz çürüyecek,yaşlanacak sokaklar
tıpkı senin gibi
nefesim değmeyecek nefesine
dudaklarım dökülecek susuz
dudaklarına çağırdığın seraptan öpmeyeceğim
sesimdeki solan çicekleri toplayacaksın
cesaretle kalbimi bir kez daha kıracaksın
rüyalarında ayağımı burkup düşüreceksin yine
mermere düşen yüzükleri dinleyeceksin
paslanacak camların
güneşli günler çalmayacak kapını
ipe astığın gömleğin
ve
yırıtılan çarşaflar anlayacak seni
kan toplamış sözcükler düşecek ağzından
ağır ağır kapanacak kapıların
karanlık geceleri çağıracak gözlerin
silezya'dan kovulan çocuk gibi anneni çağıracaksın
sigaran sönecek sen ağlarken
yollarına dökülen ölü kuşları toplayacaksın
işte o zaman ödeşecek gözlerim gözlerinle
işte o zaman
şeker yiyen çocuklardan konuş
gece çocuklarını öpen babalardan
akşamsefalarının yeşereceğinden bahset
renklerden konuş
ağzını yıka ve
iyiliklerden söz et...
sanırım şair dilerse ancak bu kadarını söyler,
"iyiliklerden söz et"
şairin şiirleri başka bir alem,👍
kutlarım
sevgiyle kal...
aynı durumu anlatmak için kısa ve öz olmasını tercih ederim dizelerin.yormadan.yoksa bir çırpıda okunan şiirlerin içindeki güzellikleri özümsemeden atlayabiliriz.
''çıplak dudaklarımı ve ince bileklerimi''
içinde ben buradayım diyen bir güzellik. tebrik ederim.