Şimdi Sen Yoksun
perdenin arkasındaki karartının ne olduğunu sordu
tükenmiş bir sesle bütün ışıkları kapatıp
yıldızların arkasında ne olduğunu sordu
iki nefes arasında kalıp içe bükülen vehim
kaldırıp başını bir şeyler anlatmaya çalışıyordu
larvalarını ilk defa göğe çıkaran küçük timsahlar gibi
durup durup bir sonsuzluğu hatırlamaya çalışıyordu
iç güdüsel bir hışım bu
şimdi sen yoksun
şimdi sen yoksun
uzadıkça uzadı hiç bir şeyin çatlakları
ne tuhaf bir rahatlıktı
işitsen de konuşamıyorsun
hep beraber gözlerimizi yumup
ras gele her şeyi hizaya sokan kader
kimimiz ellerini sarkıtıp yaşamın öte yanına
kuytulardan su almayı düşünüyorduk
acının acısıyla kutsanıp
kıvranıyorduk
durdurulduk
göğsümüze hiçlik pankartlı kokularla
anımsayacağımız küçük korkular bıraktılar
mezarlarımızda dönen kuşların söylediklerinden anlamıştık
ziyan çatlakların gürültüsünden başka
hatırlanacak bir şey yaşamamıştık.