Simsiyah Bir Çelenk
Bir karanlık gece
bütün gecelerden kara
bir gece bütün yıldızlardan
loş aydınlık...
Şu soğuk beton binalar
ardında gizli
harabe taş evler ve zaman
her yer zemheri ışık dolu...
Ve;
bu ışıksız sokaklarda
dudağımda sigara, elimde şemsiye
yürüyorum halice doğru...
Ve; karşıma çıkıyor
bir dilenci elinde bir kaç kuruş
bir sokak çiçekçisi elinde tek karanfil
bir sokak çocuğu elinde yarım ekmek...
Gökyüzü, bir mavi bir mehtap
ve maviye bürünmüş
bütün umutlarım alaca karanlık
hatırlıyorum, unutulmuşları
Dünyam;
siyah beyaz filmlerdeki gibi renksiz
bir İstanbul, loş esen bir rüzgar
loş parlayan bir sokak lambası...
Karanlık bir köşe
üzerine gazete serilmiş bir silüete
ve o garip adamın gözlerinde şerit
bütün hayaller siyah beyaz...
Bir karanlık geceydi
bütün gecelerden kara
bir geceydi bütün yıldızlardan
loş aydınlık...
Ve sonra...
bütün hayallerin solduğu an
tüm mutluluklara inat
bütün umutların öldüğü an...
Ve sen Sabina;
Denizlerin tüm mavisi söndüğü an
denizlerin beyazımsı köpürdüğü zaman
siyah beyaz düşlerin renklendiği an
tüm umutlarıma kurşun sıkıp da gittin...
Mezarıma simsiyah bir çelenk bırakıp da gittin...
Suskun//