Sıratı Örselerdi Bakışların
Söz iliştirdim aşkın rengine
Avuçlarımda kar eridi
Şiir ördüm heceyle
Dimağımdan öz serpildi
Şarap kokuyordu dillerin
Islanmış saçlarında şakayıklar
Kırmızıydı bakışının ahengi
Geceydi hep inadına seviştiğimiz
Zaman yosunlu demirler gibiydi
Biz yorgun vakitlerin hazzını sağarken
Pembe güller ekiyorduk sulara
Noktasız ayrılıklardı kirpiklerimizdeki
Aynalardan izliyorduk dünleri
Fısıltıyla soyunuyorduk özlemi
Korkunun şafağıydı hep gizlendiğimiz
Utanç ruhumuzdaki dar odaydı
Sessiz çığlıklar çekerdik kuyulardan
Sıratı örselerdi kadın bakışların
Askılardan çözerdin bedenini
Devrik anlar şahidimiz olurdu
Parçalı yalnızlıklar silsilesinde
Yorgun molalardı terler biçtiğimiz
Kaybolan sesler okşar iken ruhumuzu
Acının kaldırımında insanlar hak arardı
Yaşlı bir kemancının hıçkırığı olurdu aşk
Erimiş üzünçlerin penceresi açılırdı
Kalaysız kaplardan ömrü kaşıklardık
Sesini dinlerdik biçare aldanışların
Unutulmuş yaşanmışlıklar kalburundan
Hüzündü yudumlara bölünerek içtiğimiz