Sırça Raylar Üzerinde

-eski devrik bir hikayenin satır aralarına karışan yaşam müsveddeleri-

böyle ışıldadığına aldanıp ay yüzünün, masum sayma kendini
şiddet dolu, tutam tutam kana çalar senin azılı güneşlerin

solunum yetmezliği maruzu erkete vakitlerde, günaha sağılan
ihanete kurmalı, ayak uçları ten kesiği mavi kadınım/dın benim

aidiyet; ufak bir toplu iğne ile sol ceket cebime iliştirilmek değildir

kaç ölüyü gömebilirsin
kaç yaşayanı öldürebilirsin
avuçlarının birleştiği o kör karanlıkta, kaç müebbete tahammül edebilirsin

dudağının neon ışığında yanan yüzlerce düşü alıp geri getirse
bir gün tanımadığın
hiç bilmediğin biri, süt kokulu dünlere geri dönebilir misin

hayır/

senin tuz bakışını özledim her şeye rağmen
o kırağı tutmuş yüzünü gizlemeyi ben içine

bir özgürlüğü ikimize pay etmeyi özledim işte
sloganımızın umut olmasını her şeye rağmen

hayır/

şavkı gitmek talimatı, boş salıncaklarda gözlerini kaybetmişsin sen
o hani hep izlediğin yüksek apartmanların nemli pencerelerinde
düşmeye bile heves edip, açık bir yarada seni kaybetmişsin sen

-medresen yeşil değil artık gri, koyu gri, ecele gri-

boş vagonların acılarını bilir misin, göğe ağıt yakan acılarını
o acıları, ilmiklerinden geçirdikçe kendimi, kendime geliyorum
hala nasıl hiçliğimi kabullenmediğime şaşarak,
gayri meşru ayrılığımıza, meşru bir intihar kılıfı arıyorum

sırça raylar üzerinde
dosdoğru karşıya geriliyorum

22 Eylül 2010 658 şiiri var.
Yorumlar