Sirkeli Bez Kokusu
annemin sanıyordum
oysa kaderiminmiş bu bildik oyun
alı al moru mor şimdi
yaşamak tuhaf bir mevsim
herkes bilsin elleri buruşukken de
ben yalnızca onu sevdim
eskiden de ulus orta okulundan
Arslan hane camisine giden yolda
bakar bakar gülerdim sana
sus sinemasında bir aşk filmi izler gibi
önce ellerini ardından da
gözlerini zalimlere verdim
bu yüzden ondan uzak
koca bir ömür alaşağı oldu gözümde
havasız susuz uykusuz
çorak bir toprak da değildir gönlüm
en mümbit ormanlardan şimdi
razı olduğum bir çöle dönüyorum
neredeyse bulamadım
o paha biçilmez kumaşların yurdunu
altını gümüşü ipeği kimden
kime alıp götürdüğünü
bu dünyada lalezarlarımı soldurmuşum
Ay da su bulmuşum kime ne
ölüyorum yaşayan kalbime inat
bu pörsümüş bedenin
etrafını sardıkça küflenen sevdanın
lanetli kadınlar sofrasına düşmüşüm
velhasıl öfkeli adımlar sokağından
çıkıp çıkıp sana geliyorum
yani yorgun düşsem de
o yoldan dönerken
asla vaz geçemeyeceğimi anladım
artık çocukluktan başlamış
acıların sonuna geldik
sonsuzluk yolunun başına
çocukken gökyüzünde yıldız otlatanların
saçlarından önce akıllarına düştü ak ah bir de bana bak
uyluk kemiğinde kırılan ömür benim
bu gün parçalanmış bir evren gibi yüreğim
milyarlarca yıldır terk edilmişliğimi unutuyorum
artık ölüm gelsen de gelmesen de bir