Sırtını Döndüğünde
gelir ziyaretine kirli pasaklı görünümlü
gelir ve belli olmaz bakarsın güler yüzlü
gelir ışıklar içinde sevgiliyi anlatır
sonra işaret eder kanatladığı güneşi
usulca kırmadan kemiklerini toprağa bırakır
uçuşur adı sanı belirsiz kelebekler
benekli yalnızlıkların kurşunlara dizilir
aşağıda bahçede eskimiş saray koltuğunda
bir ihtiyarın gözleri gururla içine düşer
bakarsın bir başka gök yüzünde
aşk başka sevda başka çam kokusu başka
yaşanır
bakarsın sorgu odalarında
askılarda ve o sidik kokularının arasında
Allah sorgulanır
sonra düşünürsün yaptıkların ve yapmadıkların için
ya da yapacakların için ömrün kazayla son bulmazsa
sonra yeniden düşünürsün ödüllerinin adiliği içinde
katil yanların aşkla ayaklanır
ey masum çocuk kim deşti seni
hangi it hangi domuz gösterdi çelik dişlerini
çok mu
bir zamanlar atları da vururlardı biliyorsun
şimdi hiç konuşuluyorsun.