Sis
perdeleri kapatmaz parmakları kınalı gelinler
ay ışığı sızar geceye
kamaşan gözlerine kan oturur
dağları esir alan sis dağılmaz
ne rüzgarlar eser, ne fırtınalar kopar
şehre yetimlerden ödünç yas okunur
sırtında tonlarca taş
kaldırımlar ağlarken basar bağrına
zulasına iki dirhem yaş götürür
el ayak çekilir
sarhoş naraları ıssız sokakları döver
yüreği yanık kadınlar susarken
boğazına akmış kelimeleri yutar kanatarak
zamana kızgın ruh
zamansızlığa söver
ölüme sevdaları havvadan miras
gün kadar aşikar
akşam kadar hüzünlü