Sıtma
küf anın toy dalgalarıyla
solgun yüzlere yaşamı harmanlıyorum
kıskanarak bir papatyanın gülüşünü
...
saatler kitabın ortasında
yarınlı hüzün
en tepelerin dumanında çatısız kuşlar
yağmurlu geceyle geçen üzerimden
dilsizim,
gecikmiş çiçeğim sabrın tuzuna
güz şarkıları
ay söylenceli deniz
şehrin feneri yanan hurcunda.
şaraplaşan ışıkların gölgesinde
avunan testilere aşk diyorlar
ki
bir yıldız karanlığıyla ayaklanırken
yüzümde rüzgârın kanatları
uykusuzum,
dağılmış nar tadında yollar
ateş ve rüzgâr eşliğinde okuyorum
bir şiiri
düşleri tutuyorum
en derin kuyulara sarnıçları
buğulanıyor gözlerim
mavi camlı tipinin kundağına.
ruhum yeleli terkiler içinde
mor yaraların çıplak sesinde ırmaklar
avuçlarıma yağan..
nasıl anlatayım sözcükleri
bir şarkı sıtmasının
sessiz kalmalarına
dağılmış eflatun gibiyim
...