Siyah
saat 23.00
kayın ormanlarında soğuğu büyüten gece
hiç de vicdanlı değil
günün olmazlarından
imgesel paradokslar yağıyor yüreğime
üşüyorum
yoksun
saat 00.00
değişen takvim yaprağı
çocukları bir gün daha büyüttü
onlar büyüdü
benimse ömrüm eskitildi
fütursuz saatlerce
yoksun
saat 02.00
hangi derde demlendiği meçhul adamların
araba gürültülerini saymazsak
şehir de benim kadar sessiz
evlerin ışıkları çoktan söndü
sokak lambalarıysa
birer asker edasıyla
ıssızlığıma nöbet tutuyor
yoksun
saat 04.00
tüm radyolar anlaşmış gibi aşk şarkıları çalıyor
özlemin en demli bu saatinde
yoksun
saat 05.00
varlığına isyankar kül tablası
tütün sarısı sarmış duvarları kışkırtıyor
korkuyorum
şimdiden sığındım
birazdan yükselecek ezana
ardımdaki seccadeye bakıyorum
yoksun
saat 06.00
serçeler güz güneşini karşılıyor
taze ekmek kokusu sokağı sardı çoktan
çok sürmez şehri alır yine bir telaş
hayat devam ediyor işte
sofram gönlümden zengin değil
siyah bir zeytin tanesi
siyahımı vuruyor yüzüme
yoksun
saat .. ..
saat ne fark eder
bir beyaz kağıtla
yapılabileceklerin sınırındayım
gelebildiği kadar gelmiş üzerime hayat
yoksun
Günün her saati okunur bu şiir.. Sevgi ve selâmlarımla.
Tebrikler çok güzeldi...
Şiirin bu yanını seviyorum,güzeldi