Siz Hiç Rüya Gördünüz mü
Sessizliğin sebep olduğu acıları düşünmeden...
Bir hazin boşluğuna düşmüş gibi...
Fısıldıyorum yüreğimin kararmış geçmişine
Sonra hafiften bir bulut beliriyor
Neyi hayal etsem, neyi görmek istesem
Her şeyi buluyorum o bulutta...
Daha ben çıkamamışken sınırlarımdan dışarı
Gözlerimi bir toz fırtınası kaplıyor ki
Canlar acısı...
Bugünlerde uğramaz oldu kimse bana
Gıcırdamadı o tahta kaplı ihtiyar...
Duvarlar unutulmuş bir dostluğun islerini yutmakta...
Ve ben...
Ağırdan inleyen merdivenlerde bekliyorum
Bir o kadar aciz
Bir o kadar yorgun
Sadece bekliyorum...
Muhayyilemde bir kavga var sonu olmayan
Aşk çırpındıkça çırpınıyor
Sıkışıyor sevmekle sevmemek arasında kelimelerim...
Bilemiyorum...
Belki kararsız olmak o kadar kötü değildi
Belki beklemek vardı sadece
Gece lambaları sönmeden...
Gün ağarmadan... Beklemek sadece...
Kırılmış anımı götürsün güvercinler
Sonra uyusun boz rengi hayaletler
Bana burda yazılmıştı her şey...
Yağmur sularının sessizliği altında
Kızıl bir gökyüzü gibi saklıydı bir şeyler...
Bilemeyeceğim... Ama saklıydı
Şimdi ise göz göze gelecek kadar korkuyorum
Neden mi yazgım?
Cevabı belki sararmış yapraklarda...
Belki de üşümüş yapraklarda...
Siz hiç rüya gördünüz mü?
Şu güzel olanlarından...
Hani uyanmak istemeyeceğiniz türden...
Ben gördüm... Sonra ağladım
Bazen kabullenmek gerekiyormuş meğerse
Her şeyin bir sonu olduğunu
Yanaklarım ıslana ıslana öğrendim
Meğerse mutlu olmakla ağlamak da öyleymiş...
Ama beklemek ya da sevmek öyle midir?
Bilemiyorum... Belki öyledir belki de değil...
Bazen en başından yaşıyor gibiyim hayatı
Sessizliğin sebep olduğu acıları düşünmeden...
Bir hazin boşluğuna düşmüş gibi...
Fısıldıyorum yüreğimin kararmış geçmişine
Sonra hafiften bir bulut beliriyor
Neyi hayal etsem, neyi görmek istesem
Her şeyi buluyorum o bulutta...