Sizli Bizli
Hiç üzülmedim ben,
Sen başkasını sevdin diye...
Ona dokununca acımaya başladı zaten canım,
Şiirler o aşamadan sonra yazılmaya başladı.
Misal;
El ele tutuştuğunuzu öğrendiğimde
Kıskancımdan kestim bileklerimi.
Kıskanılacak bir tarafı olmasa da;
Serumla tutuşuyor bileklerim şimdi...
El ele "tutuşan" sizsiniz,
Canı "yanan" ben.
Sevmek değil,
Keşke hep sevmekle yetinmesini bilseydin,
Benim gibi.
Uzaktan,
Hiç dokunmadan...
Hiç mi öğrenmedin bunları benden?
Dokunduğun bir adamın bedeni değil,
Bir bıçaktı aslında;
Beni deşen...
Parmak izlerin hâlâ duruyor,
Bıçak değil, bıçak kim oluyor?
Üstündeki parmaktan ateş edilen izler
Beni öldürüyor!
İnsan hep daha fazlasını istiyor,
Bu severken de böyle.
Göğsümde uyutana kadar sevmek istiyorum seni,
Göğsümde unutana kadar başını yattığımız yatakta.
Saçlarının yayıldığı bir yastıkla,
Konunun sindiği bir yastıkla,
Bir yastıkta kocamak istiyorum...
Sarıldığımız tenler farklı biliyorum,
Ki benimki ten bile değil yorgan.
Üzerime örtmek yerine yorgana sarılmak,
O an sana sarıldığımı hayal etmemdendir.
Seni üzerime örterek ısınabilirim,
Ama sen üzerimde üşürsün o zaman.
Kahretsin,
Bunu isteyemem bu yüzden.
Fedakarlık değil bu ya da kahramanlık.
Sarılmak, en başından beri işime geliyor zaten.
Çünkü sarılmak, bencillik.
Çünkü sarılmak, iç içe geçmek,
Parçaların bir araya gelmesi,
Bir bütün olabilmek.
Biz değil,
Ben ya da sen adı altında yaşasakta
Bir bütün olduktan sonra farketmezdi...
Biz olamadık,
Ama siz olmuşsunuz görmeyeli.
Aferin!
Mutluluklar diliyorum size,
Ama dilenci değilim...
aşkın gururu mu bu şair hayli içliydi kutlarım yürek renginize boyandım... saygılar...