Sobamın Yanında Üşürdüm Ben Hep
Küçükken, sobamın yanında üşürdüm ben hep.
Çünkü bilirdim beni ısıtabileceğini..
o cayır cayır yanardı..
sımsıcaktı yüreği.
Ben onun yanında üşürdüm sadece..
Çünkü ,gerektiğinde o ısıtabilirdi beni..
Sigara kullanmazdı babam, temiz sayılırdı sabamızın dumanı..
odun kokusu gelirdi sadece ondan ,
Muhabbetler dönerdi etrafında,
ilk o kokudan başlanırdı söze.
En koyu yerinde muhabbetin, mansetlere ferman olmuş bir haber duyulurdu televizyondan.
O haber , ölümü olurdu sohbetlerin..
Sesler kesilirdi, susardı ev halkı ..
Sonradan anlamaya başlamıştım , televizyon bizleri zombileştirmişti..
Sonraları nefret etmiştim ondan...
Romanlara verdim kendimi..üşüyordum o esnada sobamın yanında..
Biliyordum o da seviyordu beni..
titriyordu yanarken ..
O da üşüyordu benimle birlikte..
Romanlarda hep kestaneler olurdu ,
gürül gürül yanan bir sobanın üstünde.
Bizim sobabımızda kestane kızarmadı hiç..
Ayrılıklar pişirdi zamanla..
gidenlerin dumanları tüttü gözümüzde..
Birer birer dağıldı herkes ,
Herkes gitti ..
Geriye bir tek o soba kaldı sadece..
Bir gün bende kalkıp gittim .. büyümüştüm güya ..
Oysa büyümüyor insan ..
Acılar büyüyor sadece, hüzünler büyüyor ..
Yarım bırakılmış sevdalar büyüyor yürekte..
Ben seni sevmiştim kısa zaman önce..
tutulmuştum , yıldızlara sevdalı bir sokak çocogu gibi.
Allah'a köle olmakta Yavuz'un kulagındaki küpe gibi tutulmuştum sana..
Fakat ben hiç üşümedim senin yanında..
biliyorum , ısıtabilirdin beni.
Ama ben yinede hiç üşümedim senin yanında,
çünkü biliyordum beni terk edeceğini...