Soğuk Mühür
Toprağa düştü kent
İçe döndü hatıraların ve
O derin boşlukların siyah sesi
Karanlık işaretler yanıp söndükçe
Çığlıkları koptu kaybolan solukların
Her bir yanda uykuları çizilen yüzler
Irmağını tuttu bir el
Zamanı yoktu da çoçuğunu sevecek
Yıkıntının kenarında benim de kalbimi vurdu
O hüzünlere bürünmüş vakit
Adlı adsız kervanlar
Gözleri sisli kavmin mühründe
Ahh kapandı kapılar
Tozlu bütün saatler açarken koridorlarını
Saksıda duran güller gibi
Yine de umudu konuştu ayaklar
Dalgın bir yağmur tanesiyim
Umutla karşılanan lambaların gölgesinde
Aşka,şiire ve ölüme bırakılmış avuçların izleriyle
Kendini arayan kelimeler ve
Dağlanmış diller getirdim
Umudu kaybetmemenin otağında
Tarihin en uzun gecesi
Uyanacak yeniden ocaklar
...