Sokaklar
kara mahiliklerin,
ebedi ve edebi mahir çığlığı,
taş duvarların ebedi sükutu,
tahir yalnızlığı,
ahirlere kalmış onca hesap,
ve fütursuzca dolanan
onlarca kasap...
siyah ve rengarenk güruhun,
zorladığı istiab.
ve onların arasında,
bir ruhi sükut dolanan ihtiyatlı ceset...
sabır darbesi indirircesine, iman tahtasına,
her günahkar ayaktan,
tik tak tik tak,
bir ihtiyar, azrailin saatini duyan...
bir tarafta kibirli sadırları,
davullardan iyice ayıran ,
yüksek dozu zehirli şifalar
ikircimli şen kahkahalar,
ikiyüzlü ahmaklar,
ipekten yataklar...
bir tarafta ciğeri,
beş yapraklı yonca dolmuş
ayyaşlar,
ikiyüzlü beton duvarların,
renkli maskesini düşüren
zehrin kokusu,
pütürlü yatakların müdavimi,
modern göçebelerin ölüm uykusu...
süslü çirkinlerin,
bozuk ağızlarından
eksik etmediği kauçuklar,
hesaplar kitaplar ve fesatlar...
bir yanda,
baktıkları deryada boğulmak isteyen,
zaten dünya ve tefekkür deryasında,
iki büklüm boğulmuş,
ve ruhunun iki büklümü,
büküm büküm kıvrılmış kırılmış
derttaşlar...
ve duvarlar...
sesini bir tek perverdigarın duyduğu,
yadigar duvarlar...
ve tayyar müminlerin,
ölümüne ve fütursuzca tavaf ettiği
sahte kabenin sarı nuru...
insanoğlunun kahrını
en çok çeken taş parçaları...
birkaç hırlayan ihtiyar,
yanlızlığımı paylaştığım...
dalmışım...
en son hatırladığım,
yavaşça dans eden
bir dansçı kıza benzeyen
elimden çıkan haram dumanın,
yadigar duvarlardan gördüğüm,
dans eden karartısı...
11.42
https://youtu.be/v1K0i51_guU
Tebrikler