Solan İnsan Bedeni
Sonbaharın ilk günlerin de düşer yaprak
Bir daha hiç yeşermeyecek misali
Güz gözleri yaşlı
Yağmur çiseler gökyüzünden toprağa
Kuru dalların arasından
İşte yine bir güz günü
Ama bu kez solan
Yaprak değil insan
Çiseleyen yağmur değil kan
Toprakta akan su değil yaş
Bir güç uğruna fidanlar kuruyor
Bir güç uğruna çiçekler soluyor
Ağlayan sema iken
Şimdi oldu gözü yaşlı bir ana
Eylülün hüzünlü esintisinde
Bir de kan ve yaş eklendi resimlere
Kardeş kardeşe ölüm
Kırdıran ise tek gözlü bir düşman
Yardım derken
Kapıda görünen ecel
Uzatılan el de ise zehir
Mısır da güz erken geldi
Suriye de hüzün ile
Filistin de ise bir aldatmaca ile
Gelip çaldı kapıyı
Sonbaharın hüznü
Şimdi tüm dünyayı sarıp sarmaladı
Solan yaprak iken şimdi insan oldu
Yağan yağmur iken şimdi top tüfek oldu
Dur diyebilecek kimse yok
Kul eli semaya doğru
Rabbine yalvarıyor
Bu zulmün bitmesi için ağıtlar yakıyor
Gören gözler ise görmüyor
Bir ana feryatlar içerisinde
Ağlayan gözlerde evlat acısı
Kanayan yaralarda eşin özlemi
Süt isteyen dudaklarda ise
Eşi benzeri olmayan bir ana hasreti.
Kim verebilir ki bunun hesabını
Baharın doğacağı ilk günlerde
Yeşerecek dallarla
Yeşerir mi sanırsın solan insan bedeni.
bazılarımız yaşarken bile tadabilir ölümü ölüm ne ki sevgisiz olmak daha beter değil midir insanca yaşamak adına
tebrikler şair