Son İfşalar Sofrası
Ah küçüğüm bir bak
Sen beni büyüttün de
Ben seni hiç büyütemedim!
Senelerce çektik yuttuk bu dünyanın tozunu belki
Gerçekten dertleştiğimiz bir elin parmaklarını geçemedi...
Bu kadar az olunca tabi hemen aklına düşmeli dediklerim
Hem bunları söylerken hayalimde baktığım büyüttüğüm
Ergüvan kokusu şahitti tüm olanlara
Baharlaşıyordu hep ötenazi iklimlerim
Son ifşalar sofrasında oruç bozarken ben
Sen soruyordun... Sen nasıl şair olamadın?
En meyve verecek dönemde mevsimsiz bıraktım
Belirsiz bir saate kadar randevuya anlaştık
Öyle istedi "pir pınar abdal" belki de
Onun kaderi bana malum oldu...
Belki de
Şair sıfatını konduramadım bir türlü
O ilham dedikleri ulu mecrada şair birdi
Ortak koşma fikri zatıalimi incitiyordu...
Hepsi şöyle dursun sen sormuyordun neden?
Belki de unuttun mu hiç? Unutmadığımı?
İfşalar sofrasında onu da finale sakladım
Hani şu maddiyatçılık kıssalarımı...
Özünde derdim ki para beni bozmazdı
Parasızlığın bozduğu kadar bil ki
Bu sözümün üstüne kitaplarının hepsi bana ait
Koca bir kütüphane kurabilirdim senin için
Fakat okuyamazdın yine de
Anlayamazdın ki bu küçük halinle
Şaşırır sorardın üstelik çok kere
Sen nasıl şair olamadın?