Son Mektup
Yokluğuna iz sürdüm.
Sonra sürgünlere sürüldüm.
Senin merhametine kaldı artık çocuksu gülümsemelerim.
Düşlerim yasak, SEN yasak, dokunmam yasak...
Nefesini ödünç verir misin bana?
OKSİJENSİZİM
Yamaya yamaya giyiyorum üzerime artık sevdayı.
Dünlerden ödünç alıyorum eksik sevinçleri, yüzüme ekliyorum. Aldanman için...
Gülüşlerim gözyaşlarımın ayaklarına takılsa da sen incinme diye sözlerimi yutarım...
Çatık kaşlı harflerimden ibaret değilsin alfabemde.
Dik duruyor hala başı aşk(ım)ın!
Adlarımız birleşmemek için cümlelerde körebe oynuyor bir tek.
Yakala(nı)rsam çığlığımı susturacağım...
Yara(lı)dır adım.
Anladım ki sana susmak ölüme sus(a)makmış...
Git/me...
Bacakları kırık ömrümde sensiz sendelediğimde yerden kaldırdığım düş olarak kalma.
Cümle bulanıklıkları arasında kaybetmek istemiyorum suretini.
Kalemimin rengi mi silik yüreğinde ki yerim mi?
Eşitliği belirsiz bir üçgenin içinde çapsız kaldım.
Yine ben mi suçluyum?
Yoksa eşitliğime yalnız denklemini savuran sen mi?
Ben matematikten de anlamam ki...
Biz seninle bağlaçlarla bile bağlan(a)madık satırlara.
Nokta koy(a)madık cümlelerimize.
Virgülleri yoktu vedalarımızın.
Dar geçitlerde bir beden ol(a)madık ünlemlerden kaçan.
Hep üç nokta düştü masalımıza...
Yarınlarım dünlerinin uykusunda.
Sana heybemde birsürü sorular biriktiriyoum.
Şehrin morglarında bir efsun yatıyor şimdi,
Yarı diri, gözleri açık, yüreği dilsiz.
Ölmedi, ölemiyor ama
Yaşamıyor da...
Varlığından özür diliyorum. Hala yokluğunda can çekiştiğim için...
Say ki;
Parmaklıklarımız zehirli tellerle örülmüştü...
Sana sarıl(a)madım...
Beni sar(a)madın...
Şehrin morglarında bir efsun yatıyor şimdi, Yarı diri, gözleri açık, yüreği dilsiz. Ölmedi, ölemiyor ama Yaşamıyor da...
işte bütün bunlar vuslata ermeyen
sevdaların eseri.
tebrikler şair emeğin değer görsün.👍