Son Sahne / Hakkını Helal Eyle

Son perde
hazırlık:


beyaz odalarda karanlık bir laledir şimdi yüzün
toprağına boy salacaksın aşikar
yapraklarını dudaklarımıza alnımıza sürmüş ve sarılmışız dalına
öyle kederli öyle kederliyiz ki
bilinmese de ne zaman dolacak vadesi bu hüznün


Ay kefenini getirmiş
Yıldızlar dualıyor gökyüzünü
Öyle bir hürriyete dayanmış ki merdiven
El kelepçeli ayak prangalı olsa ne çıkar
Sen gözlerini sürmeliyorsun göçmen kuşlar gibisin
Vakit ayrılıksa eğer
Muhabbetin koynuna bir kara yılan sokulur
Açılır mesafe
Uzaktan bakılır
Derinden susulur....


Başkentin kırılmış dizlerine dualar için yoldaydım
Göçebe kelebekler ölüyordu kapısında hastanenin
Ve onun gözleri öylesine yorgun
Oğullar kızlar başka odada
Yorgunluğunu kırgınlığı ile pansuman eden arka odada
Ömür ayrılıklar ve küslükler hazinesidir
Zaman gelir kırılır sandıklar bir bir
Ellerine sığmayacak kadar büyük ve heybetlidir


Geçtiğim bütün sokaklardan onun acıları da geçiyor
Ağlamadı ama içimde bir deniz çırpınıyor
Hakkını helal et dedi ayrılırken
Sesi kulaklarımdan almıyor yarenliğini
Izdırabım dudaklarımda kara gül
Dudağımıza düşmemiş papatya aşk olsun


Sürersin zamanın yorgun atını sessizliğe doğru
Nal seslerinin alkışladığı bir kimsesizlik vurur yer yüzünün aynalarında
Duasını yitirdiğin bir el avucunu karalamış ve savurmuşsa rüzgara
Alnına karası düşecektir yarın bilirsin
Korkarsın kırılmış bütün gönüllerden
Yinede ayrılmazsın bir dem gururdan kibirden
Bahçede bütün kuşlar kanadını yoluyor
Almışsın başını iki kanadının arasına
Geçmişin günün gölgeliyor


Uğultu:
serindesin
derindesin
kaderin en çıkılmaz yerindesin

Açılsın perde
ara sahne:


Gün yorgun yığılır kollarına gecenin
Dar ağacı hazırlanmış şafak vakti
Yusuf yüzlü cümle sessiz hecenin
Ayağından yetim oğullar ve bizim oralı bir ağıt
Bir peri bacası yumar gözlerini hayata
O'nun şehrinde başı karlı bir dağ devrilir
Bir göz yaşı kurur ve yollanır çölüne Leyla'nın
Mecnun sayılan dilsiz kederlenir
Öksüzünü yetimini sahiplenen uyutur kimsesizliğini
Göz yumulur çene bağlanır
B/aşka ölmenin tam zamanıdır...


Şişeler devrilir ardı ardına
Sessizliğin dibine vurur
Çok özleyenler için bir panzehir bulunur mu
Oysa sessizliğinde bir dili var
Gözlerinden bir martı kayar
Tuzlu sularda unutulur bir mektup
Cümle kelamın hatrı hükümsüzdür artık
Her ayrılık kendi gülünü dalında kurutur
İçine içine susar ve yutkunur


Perde
açılış:

Gönlü yare, gözü toprak olana,
Yere düşen yaprağa hürmetle ...



Puslu bulanık havalar gibi gözlerin
Bakışında yanık et kokusu
Yüreğimi hıfsetmiş gibisin
Gözlerinde küllenen son şiire aşk olsun...


----- Beyaz odalarda karanlık bir laledir şimdi yüzün----

N.

10 Kasım 2014 4 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar