Sudûr
kırılmadan göğün çatalında bir yıldırım
dünden erken ölmek neye yarar
eğer aklınla, gönlün arasında kalırsan
ey sevgili araf neye yarar
oldukça dinginim şu sıra ey sevgili
durgun suyun yüzünde, usulca
can çekişmek ne cümle
sarılıp ölüm nehrine, yutuyorum tatlı hayatı
naçar gönüle deseydin de bir kelime
kırmasaydı ol canın ruhunu
kendi ile kendine ne dese insan
yetmez bir divan eskir ey sevgili
o kıymeti ben bilmedim
kevn-ü mekana daldım
zamanı ardım sıra tekme ile
ezdim ey sevgili bitti, akletmedim
kara kışın bucağında, ala göğün yamacında
uzandım beşere de ırak koydum araya
bile isteye maneviyattan da
kovuldum ey sevgili
kül ilen yıkanılmaz derler
yel ilen ısınılmaz
el ilen avunulmaz ey sevgili
kendine kendi devadır insan-ı beşer
bir garibim ey sevgili
mabedim sen
gönlüm içre her zerre sen
attığım adımda her yönde sen
kula inkar ne gerek, her kılınan eylemde
işte bak elimde, şu yel kovan çubuk peşi sıra
tepemde, barakamda ey sevgili
baktığım her şerde ve bizde sen
her bin defasında, bir daha
sonun en sonunda, birin her birinde
mücessemde mücerret bir gizle
içte ve dışta; zaruri sen