Şuh Kadın
Hakaik,
acıttığını inkar etmekte ısrarcı ve beni
afallatmanın şevkine kaptırmış kendini.
Kandırma güdüsüne yenik düşen birinin,
küçük çocuğa emanet güvenini
kazandırmak istemesi gibi,
yüzümü okşuyor,
bilinçsizce atacağı yumruk öncesi.
Sabah sarısı yaklaşıp uzaklaşmakta,
ancak aşk bağlarımız nesime kapılmış bir teknenin
iskeleden ayrılma sahnesini
canlandırması kadar olabildiğine kopuk.
Ve vücutların,
gölgelik bölgelerinde
göz kararıyla konmuş yoğun ve sert,
git geller mevcut.
Ben buradayım diye haykırıyor
mahrem hatlarındaki derin ve kırmızı yaralar.
Ama yinede eminim,
yarana merhem sürerken canını acıtacak,
cellat görevi üstlenmiş ırz düşmanı eller var.
Erham ve çamurdan yaratılan insanların bakışları
senin üstündekiler gibi, benim üzerimde.
Her şeyi ortaklaşa yaptığımız dünyanın
aynı ezminelerini paylaşıyoruz,
bu da bir gün aynı döngüyü senle birlikte yaşamanın
ümidini içime boşaltıp durur.
Ortak yönlerimizi kurcalıyorum bavullarda,
mesela,
her şeyden önce hepimiz çamurdan inşa edildik.
Sonra gece,
rengini gözümüze tuttuğunda,
gözümüze giren sadece uyku olacak
ve ikimizde ayrı yastıklarda kocayacağız.
Tek fark,
ben herhangi bir evin soğuk yatağında,
sen ise herhangi bir çamurun sıcak kolunda.