Süleyman Salamon
Yaşlı bir adam,
Omuzları çökmüş iki koluna,
Kollar yüklenmiş ellere,
Eller dayanmış bastona,
Üstün enerji veren cihazlarla
Aralıksız çalışan adamlarına,
Bakıyordu ateş gibi bakışlarla...
...
Ak sakalları rüzgarla dalgalanıyordu,
İhtiyar bakışlar sertti, duruşu vakurdu,
Adı Süleyman'dı, Salamon'du...
Dünyayı çevirmişti bir yurdu,
Binlerce yıl geçecek,
Enerjinin adı cin,
Teknoloji güç olacak,
Aransın diye isimler şifrelenecek,
Bulanlar dünyayı hükmedecek,
Güç uğruna serler,
Hak uğruna iyiler,
Mücadele edecek,
İmtihan sırrı olarak,
Kıyamete kadar sürüp gidecek.....
İnsanların bir kısmına göre kral,
Gerçekte ise Peygamberdi,
Krallık kaderin gereğiydi,
Yaşlı adam bunun bilincindeydi.....
Ve Kutsal Mabed bitince,
Kurtlar A'sayı yiyince,
Büyük peygamber,
Son nefesi verince,
Cansız beden yere düşünce,
Koltuk altındaki nüshalar,
Yerlere saçılınca,
Başlangıç olur ta ki bu günlere,
Süregelen mücadelelere.....
Her devirde meşhur olan mevzuda,
Peygamberlere mucize verilir,
Mevzu ile alakası olan konuda,
Sihir ve büyü verilmiştir Süleyman'a da...
Nüshaları alır kötü vezir eline,
Bakar dikkatlice içindekilere,
İnkar eder kendi peygamberine,
Kral Salamon der ismine...
Büyü ve sihirler Süleyman'ın,
Mucize olarak verilmiştir emrine,
Hepsini yaktırmıştır son günlerinde,
Sadece imtinan gereği saklamıştır,
Bir kaç nüsha sinesinde.....
Dünya hakimiyeti sırrı bu sanmış vezir,
Kuşaktan kuşağa geçmiş bu sihir,
İblisten almış rabbi dedikleri emir,
Emirler dünyayı yönlendiren,
Para babalarına kadar gelir,
Kuruluşlar, kurumlar aracı edilir,
Süper güç denilen ülkeler bile,
Farkında olmadan köle edilir......
İyilerinde vardır bir Kutbu,
Sonrasında üçler,
Yediler, Kırklar gelir,
Emirler,
Alemlerin Rahmetindan gelir,
Ruhani alemde mücadele edilir,
Oyunlar bozulur, bilen bilir.....