Şüpheli Kesekağıdı
Karşımdasın sayılacak kadar az...
Beyazlar içinde bir yelkenlide
Ben dizlerime kadar suya bulanmış halde
Güneşin kolları dokunuyor elmacık kemiklerine
Bu işgalci haline hayranım,
Evren senin avuçlarında tur atıyor
ve ben bu bencilliğine kırgınım...
Sanırım çok karmaşık herşey harflerin yerini bulmakta zorlanıyorum
Uzak ve yakın arası bir yerde saçmalıklarda,
Ama çokluklar içinde,
Çok soğukta ya da sıcakta
Çaresizlikle,
Dağların zirvesinde ya da eteklerinde
Hiç bir zaman durmadan gitmeye
ya da gidişine...
Sanki parçalar gibi vahşi hayvanların ceneleri duyularimi acısızca
Geleceğe bağlamadan hayallerin balonlarını
Geçmişte takılıp kalmak
Kendi organlarımla çeliştiğim can pazarları
Sonsuz bir boşluk hissi
Dipsiz karanlık kuyular gibi...
Bu benim yalnızlığım!
Bir türlü sonu gelmeyen cümlelerle dilini evirip çevirmene
Her santimine düşen insan yanına,
Parmaklarının kopuk perdelerine,
Gurursuzluguma
Hayranım...
Şimdi durduğum zaman dilimi hangi depresif halin parçası
Tarihler yontulmuş gibi
Kaybolan birşeyler var bende kimin umrunda
Nereye çevirsem gövdemi aynı ifade buluyor
Sersemliyorum...
Her yerde ben,
Sadece ben kaldım!
Gözlerime uykunun ağırlığı çökerken
ve kitaplar ateşlere masal anlatırken
Kırmızı şarabın kokusu düşürürken beynimin arpalarını
Biraz daha paylaşımsız olmayı arzuluyorum
İşte şimdi evren saçlarıma tutunup tamamlıyor,
güneşi ve dolunayı tutuşturmay...
Beyaz yelkenli içinde acısızca karada yüzmek...
Hayalleri bağlamadan geleceğe
Balonları bırakıyorum gökyüzünün siyahına
Bu da benim tanrı'ya armağanım...