Surefza
yolların veremli dudakları
ölüm öpücüğü konduruyor yabancı şehirlere
mavi saçların inliyor surefza
gözyaşlarını biriktir pencerenin önüne koy
yuvasız kuşlar kursaklarını ıslatsın
üşüyen bakışlarınla sev ürkütmeden
içinde büyümüş güvercinler kıskanmasın
zaman esir düşmeden duran saatlere
yakın aminler döküyorum duaların üstüne
uzaklarda ölme diye
gözlerine bulut sürmesi çekiyorsun
kirpiklerin yağmurun kızı
aynalar yalan söylerken kanıyorsun
ateşe ve suya
gömdüğün papatyaların ruhu damarlarına yayılıyor
olmayan sevgililer ve annen
tabutuna örtüler örtüyor
kirli
paçavra
uzaklardan seyrediyorsun genzine kaçan çocukluğunu
karabatakların kaderine yürüyor topuklu patiklerin
öksürdükçe burnundan geliyor dişiliğin
gözüne cinnet görünüyor cennet tutanakları
sokak başlarında yazılı isimlere aldanma
şiir kokan ellerinle arala yatağını kanatan rüyaları
yediğin toprakları kus ağlatanların avuçlarına
yeşil reçeteli aşkları alma koynuna
payına düşenden kaçarken
kapılırsın zifiri besleyen aydınlığın suyuna
sen
ben
ve dudaklarından göç etmiş mavi kelimeler
dut ağacına salıncak yapıp sallanacağız
ölü kelebekler kanat çırptığı zaman