Sürgün
'sürgün'
I called him with the loudest voice,
"Oh My Master ! Will the Last Cavalier return?"
Alfa
Koru kucaklayan pervasız güvercindeydi aklım
Bir de sefer dönüşü kendini nefyeden Simurgda
"Zor" dedi hüzün canibinden bir seyyah meçhul sesiyle
"Kaf dağına şiir yazmak zor"
Kafamı kaldırdım ,sesin geldiği yönde bir şelale çağlıyordu
Seyyah ağlıyordu
Bir kızılcık sopasıydı nefret
En çok da egomu hırpalıyordu
İçi acıdı içimin
Umutefşan şarkılar mırıldanırken
Kül yağmurunda öksürmek gibiydi sürgün
Kırıldı en narin fayları şehrikahrın
Önce küheylanların sezdiği türden
tsunami artçılı bir zelzelede
Bedel ödemeye razı belli ki antiloplar
Lakin pervane olana ışık hem menzil hem hedef
Ki durmak yok olmakla eşdeğer kayıp
Koru kucaklayan pervasız kırlangıçları okşadım
Simurgun gölgesinde kuytulanırken
Hüzün canibinden seslenen seyyah gülümsedi
birden
bir de sürgüne gönderilen..
beta
Bir anın bir gün şimdi
Tufeyli yalnızlıkları dışladığın son mevsim olsun bu
Amberin bir baharı örtüyorken üstüne evladının
Özgürlüğe dair hayaller kurmanın sakıncalı yanı vardır hep,
dilsiz distopyalar krallığında
Bazen sebep ağlamak
Bazen ağlamak sebep..
Bir günün yüzyıl şimdi
Soğururken karanlığın voltalarını aydınlık yanın
Gözlerinden çağlayan ırmakların dinginliğine,umut
Küf tutan yâralarına merhem
Ve bir tutam karahindiba saklıyorum
Direnişinin asaletinden mülhem..
Bir yüzyıl bir an şimdi
Yüzü yok hükmetmeye adaletsiz yargıçların
Çapraz sorgularda unut ismini
Muson yağmurlarına şiir okuyan
muhacir Kırlangıçların..
Farzımuhal