Sus-pus Olmak
Akıl karıştırırdı sevmeler
yok ederdi bilinci
ve suskun olurdu genelde platonik olanı.
Yetmez olurdu insan kendine,
bilincine asi,
isyankar olurdu ruhu.
Her şarkıda,
her notada bulurdu aşkına dair olanı
ve bulutlardan fal bakmak adetti aşık olunca.
Papatyalara dokunmak adetti sahiden de.
İskambil fallarında niyet hep aynı olurdu
rüya tabiri gibi.
Bilinç akıl almaz bir eksi enerjiye dönüşür de
bırakırdı yerini dolu-dizgin yol alan sevdanın akağına.
Sus olurdu dilin sus.
Niyeti, niyesi hiç olmazdı.
Yaşı, rengi, düzeni,
saç rengi, göz haresi olmazdı...
İklimi, rakımı sorulmazdı sevdanın.
Bedene girmezdi böylesi,
akıldan çıkmazdı.
Parçalanırken, parçalamazdı.
Nesillerce aktarılan masallara benzerdi o sevmeler.
Hani Ferhat gibi dağları delmeler...
Lokmanın ağızda kalıp da yutulmaması gibi,
suyun boğazda takılması gibidir o.
Düşlerde bir cengaver,
Yastıkta bir ateş,
gerçekte sus-pus olmaktır o sevmeler.
Sus oldu dilim.
Sus-pus oldum.
Susmak bazen en iyisidir ama şiirlerinizi susturmayın efendim....Şiirler konuştukça güzelleşir.... Yüreğinize sağlık beğeniyle okudum... tbrklerim ve tşklerimle...
tebrikler.
güzel şiirdi.
sevgiler.
sus pus dizelerin içinde barındırdığı canhıraş ustalığa saygıyla... Körfeze selamlarımı saldım, bir martı kanadında ulaşır yakında.
guzeldı sezer hanım..tebrıklerımı bırakıyorum sayfanıza
Yorumcular da sus pus olmazlar umarım.
"Su, boğaza takılmasın."
Güzel şiir. Kutluyorum.