Sus Sıra Sende
Görmediklerimiz,
Duymadıklarımız bir yana;
Söyleyemediklerimiz,yazamadıklarımız,
Ağzımızda tutsaktır.
Yalanın bini bir paradır da
Doğrular,dilimizin altında saklanır.
Bir gün,bir teknik incelemeye alınır,
Dinleniriz her an.
Tövbe ettirir bilgisayar.
Düşman kesilir telefon.
Soluğu kodeste aldırır fanfinfon.
Başlar niyet okumalar.
Düşünceler çözülür.
Karşıtlar takılıp kalır da
Deliklerden geçer yandaşlar.
Elendikçe elenir insanlar.
Sus ! İşte sıra sende...
Papağanlar bile tehlikede.
Tıkıldığın kümeste,
Kazları,hindileri düşle.
Kim bilir,devran döner belki de.
Olgunluğun geniş,uzun, yüksek ama derin tanımı Mücahid Günay Ertopuz'dur ki -bilir de bilmezden gelir.-
Olgunluğun geniş bir tanımı var mı ?
Varsa , okurum keşke , okusam
Kutlarım hocam. Saygılarımca
hocam;
varlığınız keyif veriyor,
ben her şiirinizi okuduğumda
iyi ki şiir yazıyorum diyorum
çünkü;
bu kıvam yol gösterme
bu kıvam öncü olma
bu kıvam adamlık kıvamı
şiiri kutlarım
sevgiyle kalın...
Öğretmenim (Sait Bey), Katkınız,sessiz sayfaya acı ama gerçek bir çığlık olmuştur. Teşekkürlerimle saygılarımı sunuyorum.
SUSARLAR, SUSAMAKTA İKİ HAL VARDİIR
KONUŞMAMA VE GÜZEL GÜNLERE ÖZGÜRLÜĞE BOĞAZLARININ KURUMASI,SONUÇ: SUSARLAR,
"şunlar
hain hançerin zehrini içen yurt sevdalıları karayerin dar hücresinde tutuklu düşleri burası tarihin meydanlar çıkmazı duvara yüklenirken kadınlar sekerek yürüyorduk düşünce kaplarımızda kendi öz çocuklarımızın attığı taşlardan kan sızıyordu inançlarımıza şubat yeline karışıp buzul kırıyorduk bulutlardan ağıtlar çoktu şiir, kör bir resim oluyordu ağlamaktan
rüzgâr ne kadar karışık esiyordu deli sanırsın Ahır Dağı rüzgârı Ağrı Dağı doruğu ceylanlar büzen yel tutunduğumuz insan dalları incir ağacınca çürük kör bir resme dönüyordu şiir sarılıyordu sabrıma " TEBRKLER.