Susku
Susmuşken rüzgâr,
Durmuşken sallanan dallar,
Kum saatlerinden akıyor
İnce ince kumlar.
Susmak istemese de
Tunca,
Arda susturuyor
Onu da,
Meriç’in hemen yanı başında.
Yine bir Ekim sabahı,
Umutlar bekliyor kapıda.
Gelip geçerken güneş
Son hızla,
Kaplamaları dökülmüş
Altın arabasıyla,
Son kez bir ağıt yakıyor
Ardımızda kalan
Yaz sabahlarına.
Belki sen,
Belki ben
Belki de bir başkası,
Duyuyor mu acaba
Artık yavaş yavaş
Duyulmaya başlayan
Yıldızların şarkısını.