Suskunluk
Suskunluk
Ölümdür belki
Belki ölüm ötesi yalnızlık
Sessizlik can ürpertisi
Saman tanesinin meçhul bir rüzgârda yok oluşundan beter
Derviş kelamı kadar
Uzak
Güneş ötesi ülkeden gelen
Tanrı duası kadar ırak
Cızırtılı radyo zamanlarında
Saçı dökük kirli sakallı kemancının bitimsiz tınısı kadar acı
Ve o şarkının son nakaratı kadar soluk
İdam şafağı kadar
Issız
Cellâdı kadar soğuk
Zamansız cemreler düşerken çimenlere
Prematüre papatyalar kadar solgun
Haylaz çocuk sapanında taş kadar ağır
Ölü serçe kadar elim
Elektrik direğine asılı
Kuyruğu yanık uçurtma kadar zayıf
Yetimhane bebesi kadar
Yalnız
Hücre kadar karanlık
Hüküm kadar keskin
Kalem kadar kırık
Son solukta slogan kadar bitik
Ve
Suskunluk
Kefene sarılmış beden
Son yolculuğunda
Fatiha kadar an...
Suskunluk
Varlığı yokluğun
Ay karası
Güneş batımında
Bir çay bardağına batırılmış göz
Son kırpışları son dem yüreğin ortasına
Ve
Sazlıkta boğulan zambak
Veda makamında
Şarkı belki
güftesi ölü şairin...