Suskunum
Suskunum;
Hayalim,rüyam,dünyam suskun.
Savrulan umutlar,boş sigara paketleri,
Gözlerim,sözlerim suskun.
Çöken geceler,yıkılan sabahlar,
Şarkılar,şiirlerim suskun...
O jilet misali keskin sevdan bile
Suskun artık;kanatmıyor,acıtmıyor,yakmıyor.
Giderken bıraktığın sarhoş sonbahar,
Göç eden kuşlar,esen ılık rüzgar
Ağlıyormuşcasına yapraklarını döküyor ağaçlar.
Etrafta bir sancı,bir sızı var,
Fakat çıt yok,suskun,konuşmuyorlar...
Gökyüzü kasvetli,gökyüzü ağlıyor,
Yerin derinliklerine vurmuş acısı
Yeryüzü kedere boğulmuş gidiyor.
İnsanlar kaçışıyor sağa sola.
Sanki bir ayrılık havası hakim,
Sanki bir cenaze,giden birileri var.
Tıpkı bırakıp gittiğin o gün gibi.
Tebessüm,yerini çatık kaşlara bırakmış,
Tatlı gülüşleri nefret kaplamış,
Diller suskun,gözler suskun,konuşmuyorlar...
Belki de o ifade anlatıyor herşeyi,
Kimbilir;ayrılığın karanlık resmidir belki.
Hüzünle ağlayan bir çift göz,yok olan sevdalar,
Bırakma nolur dercesine ayrılan eller,
Ve yarım kalan,söylenmemiş onca söz.
İlla ayrılık kapı çalmalı o sözleri söylemek için,
Birilerinin değerini,kıymetini bilmek ve göz göze gelip;
"Seni seviyorum"diyebilmek için.
Ayrılırken elden bişey gelmez,
Vedanın kankırmızı buhranına kapılmış,
Binbir düşüncededir acıyan,kanayan,yaralı kalpler.
Ve birşeyi hissetmiyor,suskun,konuşmuyorlar...
Aylar,yıllar bu havada geçer artık;bir de unutamadıysan,
Ne bahar çiçekleri,ne de ötüşen kuşlar
Bir daha asla uğramazlar semtine,
Belki o zaman sorarsın kendi kendine,
Ama ses yoktur,cevap bulamazsın.
Duygular suskun,düşünceler suskun,konuşmuyorlar....
Benim de söylemek istediğim onca söz var ki,
Sevdam gibi içimde gizlediğim.
Gözlerinin taa içine bakıp
Yüzünün kıblesine haykırmak istediğim.
Şimdi sadece;
Taşlar,duvarlar,geceler dinliyor haykırışımı,
Yalnız onlara açtım kırık kalbimin kapılarını
Fakat işte yine aynı;
Duvarlar suskun,geceler suskun,konuşmuyorlar...
Sahip olduğum herşey,
Yok edemediğim tek şey,
Gönlüm suskun,ruhum suskun,"ben suskunum"...