Susmaya Yorgunum
Bazen ,bazen kendimin en doruk fikrine şöyle bir kurulur,
Düşünmeye başlarım......Şu dünya denilen zulm-ü âlemi..
Renk renk sahneler birer tablo misali tek tek asarlar kendini..
Karanlık odamın ruhlardan arınmış kör karanlık duvarlarına,
İpleri boynuma değer....Şâh damarımda gerçeklerim ağlar ki.........
Her damlası bin nakarat virgülünde..
Bense kâh gülerek, ya kâh ağlayarak ya da derin bir şiir kuyusuna saklanarak..
Seyrine dalarım dalarım da,
Seyrine daldıkça da tenimin her zerresini her defasında köz köz yakarım...
Ardından yanıklarıma kağıttan merhemlerim koşar gelir, yâr olsun diye sararım..
Sardıkça hazanlara düşer düşer de renginde ,yine kendime sararırım..
Sonra uzaklardan çok uzaklardan gelen bir sesle kalkarım yerimden,
Ayağıma adımlarımın en koyu yalnızlığını bağlayıp,
Sıvaları dökülmüş yüreğimin kalıntılarına basa basa, maviye doğru yürürüm..
Ellerimde var oluşumun simgesi ıslak toprak ve sırtımda bir ton balçık imgesi ile...
Yine yaslanırım gecenin karanlık koltuğuna saatlerce,öylece,
Kıpırtılarımı bir sessizlik ninnisine emanet etmişçesine,
Kaderimin duyulmamış en acıklı şarkılarını dinlerim...
Anılarımın tozlu yollarında , yine yalın ayak bir silüetin ayak izlerine takılır giderim,
Ki................
Kesiklerinde yazgımın dram sargısı söker kendini lif lif sızı sızı..
Derdi, sadece şiir sancısı...
İşte o an kıpırdamaz,asla......Tek bir kirpiğim bile..
Evrenin tüm rüzgarları etrafında raks etse de..
Belki de...
Gözlerimin harakiri sevdası yeniden alevlenip te,.
Beyaz üzerinde yine can vermesin diye...Kim bilir...
Ve..............O an.....
Kalem eğilirken kağıtlara saygı ile bukle bukle..
Ben ağlarım onun içinde sevgi ile , aşk ile..
Ellerimi gökyüzüne açar,dualar ederim,kendimce..
Yeni bir yıldız daha kayıpta, yüreğimde kaybolmasın diyeee...
Sonra da.....
Yeniden düşünmeye başlarım ama bu sefer daha,daha, dahaaaa derinliklerimde,
Dünya iyice küçülür gözümde ben daha derinlere indikçe..
Yer kabuğunun en uzak zerresine değdiririm yaralarımı,
Kopar kabukları kanar özüm damla damla,ki... her damla bin okyanus iriliğinde..
Susar evrendeki tüm çareler, ümitlerim olumsuzluğun zirvelerinde beklemede..
Berfinlerin yanık izlerinde sönerken kalemim,
Ben oturur ağlarım susan hüzünlerime, son şiirimin son hece dehlizinde,
Ama hep üç nokta lezzetinde...
Dertlerin kuyusu delinmiş a yüreğim neyleyim,şifalar eleklerde,boşuna bekleme..
.
.
.
Suskunluğum biter..
.
.
.
Derken...
Kendimi yine mahkemeye veririm,
Savururum yüreğimi son celsenin bir önceki sessizliğine.
Nedenlerim savaş açtıkça suçsuz benliğime, ben.............
Korkusuz düşüncelerimi salarım üzerlerine..
Sonra demlediğim son şiirimin en suçlu gölgesine uzanıp..
Dünyanın çivisi yine gevşemiş, tornavida firar-ı kararda der der...
Şairliğimi sorguya çekerim......
Ya da sorarım kendime acaba ben gerçekten şair miyim? Diye......
Beynim beni terk edip de..
Sandviçlerde fikrimi dişlemekteyken...Ve,
Esen nefeslerin doygunluğunda dinlenirken;
Yeniden,
Kendimle cebelleşirim,kılıcım saplanır kalır şiirlerimin teninde..
Kendimi sorguya çektikçe...
Ben yine,susmaya yorulurum..
Susmaya yorulurum.
İşte ben sırf bu yüzden eyy kalem...
Susmaya yorgunum..
Susmaya yorgunum...