Sustum
Usumdan geçmeyen sularda yıkandık
Aşktır dedim sustum,
Her damlasına susadığım bir kadındım
Çocukluğumu ellerine bıraktım,
Vazgeçtim kır atların hırçınlığından
Tımarladım yaralı bakışlarımı,
Arzu duyduğum ne varsa
Sana
Sustum...
Boynumda ateşten ağır bir pranga
Dört nala koştum,
Bu kırlar bu bahçe benim değil.
Sereserpe uzanmış papatyalar arasında
Başı göğe eren bir gelincik çiçeği,
Mimoza kokar salıncakların gölgesi,
Aşk adına geldiysem,
Esaretimin bedelini ödediysem
Bir damlaya susamışsam
Bilinmezin kuyusundan
Azat et beni...
Dicle nin kıyısında yıkadım sözlerimi
Bağlama dillerimi inadınla
Çöz beni...
Sana anlatacağım,
Sırları çözülmemiş mabedimi
İklimini ilk sevişmelerin
Keopsun Orion aşkını,
Öyle imkansız ve güzelsin ki,
Kalp ağrısı nedir bilmezdim
Seni sevmeden önce,
Kayboldum başka bir ülkenin kara sularında
Gönlümün ince tellerindeki mızrap
Bul beni...
lisan-ı aşk olan tüm mevsimlerde nakaratsız şiir kadar sus(a)maktır susuzluğun diğer adı.
şiir güne, gün şiire değmiş...
ne naif anlatılmış sevda....bir susuşun ardındaki haykırış....tebrikler şairem