Susuzluğuna Yaz Dediler Senin
Susuzluğuna yaz dediler, senin...
Oysa güzün en sert yüzüydü gördüğüm yere düşen hiçsizliklerden,
Doğuma beş nefes kala kalbi duran eşe çaresizce bilinçsiz bekleyişti benimki,
Issızlığında huzurla uyurken çıt çıkmayan soğuk yorgan altında,
Bir yaşam belirtisi sayılmalıyken, ölümünün selasını fısıldadı ruhuma kavruk bir ses...
Susuzluğuna yaz dediler, senin...
Oysa son koştuğumda gözlerinde gördüğümdü vazgeçmişliğin,
Sesini son bir kez duyuramadan bile son bakışında nakşettiğin ömrümün kalanının hoşça kalmayanıydı anne,
Ellerinde çaresizce kabullendiğim gazlı bezden urganlar,
Nerden bilirdim ki huzura uçmak için kanatlarının özgür olması gerektiğini,
Nefes almaya değil hakka ulaşmaya çırpınan küçücük asil bir ruh...
Susuzluğuna yaz dediler, senin...
İyi gelirmiş durduramadığım göz yaşlarıma,
Oysa son bir kez içiremediğim bir kaşık çorbayı hayalinde içerken herkesin gördüğü, benim yandığım çaresizliğim...
Kollarımda, küçücükken oysa taşıyamadığım bedenin değil, kefaretiymiş sensiz geçen her anımın ağır bedelinin,
Ne dert yüklendin sen anne nefes-i hayat ibadetinde kaldıkça,
Kaderinde yazılan anlında rabbimin bahşettiği...
Susuzluğuna yaz dediler, senin...
Oysa bir dört ekimde ebediyete soğuk, yalnız, elleri prangada, küçücük kalbinin dayanamadığı bir sabah evvelinde,
Ruhunu rabbime, arda kalanını bize teslim edip gittin veda edemeden daha,
Dokunduğum son tenin ruhun uçmuşken, sıcacık bir anı bıraktı her göz yaşımda seni hatırlatan...
Susuzluğuna yaz dediler, senin...
Aylardan kış, bilirsin çok severim,
Ve sen anne, susuzluğunda ben yazamıyorum, senin...
Çok güzeldi şiiriniz kutluyorum, tebrikler.
Mehmet ; tekrar başın sağ olsun Ne güzel dile getirip,satıra düşmüşsün..