Taçsız Yanılgılar
biliyorum;
durduğum gün ayaklarımın hezeyanıdır
belki yolun ağırlığı üzerimde
belki de şikayetler zırvalayıp durur zihnimde
kaldırıp atsam vurur zihnimi karanlık ışık diye
...
(şiirin hikayesi)
gölgemin izinde...
sınırsız hesaplaşma kendinle
dokunaklı bir operet ve gözyaşı belki de
başı görünmeyen ırmak
sonu olmayan durak
alaycı kuşun kahkahası
yürekli katılık
yüreksiz cesaret
zıtlığın içinde debelenmek!
zorluğun kendisiyle toplamı
sınır yaratıyor varış noktana
baktığında
solgunluğun da mavi çiçek
küskün kırda ki kelebek
derin ümitsizlik
susuz nehirler kadar
telaşta kalanlar
kızgındı gidenler
sen!
bir karış gölgende taşıyorsun ipini
ben tutuyorum taçsız yanılgımı
dipdiri vücutlarda sarhoş kahkahalar
akmayıp gürleyen şelaleler
uçkunluğun adı aşırılık
elim bağlı
gözlerim açık
neye yarar
gerçek fark; farkı yaratanın zihninde
en son iç çekiştir
ölü bir vücut ağacın altında
kıpırtısız...
soğuk...
telaşsız...
çokça ölçülü
tıpkı boş bir form gibi
olanın içinde sahip olamamak mevcudiyete
koşullu güdülen menin resmi desem de
sağırdır tevazu
son ilhamı kendime saklıyorum dostum
yitirdiğim her şey eski
ayıp değil yolu unutan dilenciye
kaybolmadan geçti çocuk köprüye
ne çok sevmiştin oysa yalanları
gerçeği söylerken en saf halleriyle
kılıç yarasında acı
yüreğin isyanında sancı
tren çığlığında koşuşan aceleci adım kadar
yuvasında kartal
kazara düşen çocuk kadar
yalın ve özgürdür aşk
bütün gerçekleri sevebilirdim
sen olmasaydın eğer
kaçtığım her saçmalık güzellikti
aslolan
hepsini unutmaktı mir'im
bir çırpıda çarpar denizin koynuna dalga
göz kırpar hani bir mum karanlığa
yalandan doğan gerçeği bile severim belki
veya
buruşturup yüzümü
gülebilirim çocukça
...
Şiirle Tango yaptım/Şair benimle dans eder misiniz? ..