Tanrı'nın den Hali
Karanlıklarda soldu iç çekişlerim
Ve sonra,yırttım iri ellerimle şafağın uzuvlarını
Su istedim
Güneş istedim
Eksik bir fotosentezdim
Oturup trajedimi izledim
Analar ve çocuklar ağladı
Hüznümü üleştirdim Tanrıyla
Katıksız bir dua ettim
Yoruldu ellerim gökyüzüne uzanmaktan
Ben Tanrı’ nın "den" haliyim
Kederim ve sevincim O’ndan
Dünyaya bakıyorum büyük bir hayretle
Savaşlar ve kaoslar modernleşiyor
İnce bir şarap bardağında
Romantik kırmızı masalarda
Taze bir ölü kokusu sıçrıyor dillerinden
Üstüne keyfi bir puro harmanı
Yalanlar küreselleşiyor
Apolitik yanım depreşiyor
Ben Tanrı’nın " den" haliyim
Ekmeğim O’ndan,suyum O’ndan
Şükürederim de en afillisinden
Dilim varmıyor bana yabancı kalmış lügata
Paradokslarım kotasını doldurmuş
Bir çelişki , bir ölüm demek
Bıçak sırtında kıvrılıyor ruhum
Nedir bu tedirginlik
Taklılır bir istasyon radyosuna aklım
Takılır aklım erken açan mezar güllerine
Ve Kıta Afrika’sına
Ve Yeryüzüne
Ben Tanrı’nın " den" haliyim
Ölümüm O’ ndan, yaşamım O’ndan
Belleğim ekşi bir soru Tanrı’ nın sofrasında
Yaşamak bu kadar kolay mı
Hiroşimada ölen bir çocuk
Evine ekmek götüremeyen babanın utancı
Yüzleri hiç yabancı değil
Yüzleri tarihin ilkel yarası
Gözleri yabancı değil
Karanlığı genişleten bir halk kokusu
Ben Tanrı’nın " den " ,haliyim
Yüzüm ve ellerim O’ ndan