Tanrı'ya Yakarışlar / Salıncaktaki Çocuğa

Bu gece bütün kelimeleri bir çocuğun salıncağından ç-aldım.

Ve aşkı en sevdiğim adamın tatminkârsızlığında buldum, sövdüm de.
Kabuk bağlamış yaralarıma üflerken dur dedi annem!
Neden diye sorduğumda, daha kanayacak bu yaralar her nefesinde bir can bağışlamana gerek yok dedi, durdum!

...

Canına can kattığım seneler paslı bir günah gibi dökülürken içime
Daha kaç kurban verebilirdim her gecenin geniş omuzlarına
Gitti demenin saklısı hüznüme vururken anladım ki
Daha çok kanayacakmış dizlerim ve avuçlarım
Ve sana yazılan her kelimenin ayıbında nasırlaşacakmış parmaklarım.

Hırsımı dizginlememin suçlusu, ah sevgili sigaram
Daha kaç küfür yağdıracaktın ki mutsuzluğun kasıklarına
Bir nefes, bir nefes daha yeter mi utancımı azaltmaya?

Kaç durakta inip belki kokusu düşmüştür diye budalaca çalacaktın vaktini
Ve hangi gölgesi düşmüş adamların ensesinden yakalayacaktın korkularını?

Tanrı'm...
Kaç dal sigara eder şimdi yalnızlığım ve ahmaklığım
Bu aptal çift kişilik yatak korkularımı hangi ergen kızlara anlatmalıyım dersin.

Sağ elim biliyor inan
Sol avucumun yalnızlığını ve korkularını.

Daha çok paket lazım öfkemi dindirmeye biliyorsun
Ve neden bağışlamıyorsun esrarkeş adamların soluklarını bana bilmiyorum.
Bir bildiği vardır diyorum kendime
Vardır elbet uzağıma düşen her adımın bir adamdan kalan utançlarımı emzirme saatine.

Bu budala gecenin anlamsız tik tak sesleri yırtıyor göğsümü
İçimde bir sancı, acıtmıyorsun dedikçe şiddetleniyor
Gülüyorum.


...