Taş
Bağrıma taş basmadım, bağrım taş oldu
Çatlasın istedim hayatın alnı bundan
Benim oyuksuz çocukluğuma tırmanan
Kaçınılmaz zaman
Ne getirdi parmaksız elleriyle
Yoklaşmaktan
Ve yokluğa alışmaktan başka
Uzun uzun bütün yolları arşınlayarak
Bağladım umuda
kalmanın felçli ayaklarını
Ben ki istemezdim hüznü yudumlamak
Bir kök bulamayan yağmurların suyunda
Baharsız
Ey yaşamak denilen soluksuz resimlerin rengi
Seni yeniden çizmek
Biliyorum, anlamsız
Tutulduğuna tutunamama ağrısıdır bu
Solarken kendine eğilen çiçekler gibiyim
Mahçup ve bir o kadar mağlup
Kalmıyor bir arada iki yakası
Sevinç ve şehir
Kendime düştüm giderken kendimden
Bunu ancak yetim kalanlar bilir
Nuh'u değildim ki ben bu tufanın Tanrım
Kavimsizdir bu yokuşlara sürdüğüm
Gövdesi kırık atların yüzü
Bilmem ki şimdi nereye gidilir
Mahçup ve mağlup
Bağrıma taş basmadım, bağrım taş oldu
Bağırdım sesimden kurtulsun diye içim
Gerildi ve yırtıldı ekinoks penceremde
Ziyan olmak için gelinen şu gezegende
Bir taş gibi kaldım
İşte...
Nicelerine değerli şair. Tebrikler