Terk-i Diyar
kıstım gözlerimi de dünya hala bulanık
siler misin şu gurbeti bu yollardan bi zahmet
akşamüstü dediğin
eve dönme vaktidir her yerde oysa ki
bir uzak türkü sesi gibi gelir hasret dedikleri
kalp kulakçıklarında yankısı hep yanık
ben de dönemedim henüz aramaktan o şeyi
yedi hicaz arşınlamış gibi yorgun gözlerimle bakıyorum
rayları sökülmüş tren yolları
ve iki cihan harbi arası yanan sokak lambaları...
git git varılmayan masal şehri, nasıl bir yalansın sen
ben ki perçeminden tanırım yüzünün şelalesini
yüksek rakımlı diyorlar dağlara uzanan topraklara
Deniz'den uzak olmak değil miydi adı karasallığın, oyum ben
coğrafyayı ayrılık öğretti bana, zorunlu eğitim bir nevi
kim unutturdu nasıl bir şey olduğunu ellerime babalığın!
onu affetmeyeceğim hiçbir zaman ya Zülcelal...
mağlup gönül, dik başlı gurura karşı yedi bin kez ölü
meydan'dan doğuya doğru parçaladım ayak tabanlarımı
ne bilirsin sen bunları
çarşılar büzüldü, herkes evine döndü o akşamüstü
şelale gözlerime çekildi ve durmadan düştü
gittim
böylece senden.