Tiniaşe
Ne şanslı kadındı o;
sen onu sevdin,
sen sevdiğin için ben de sevdim.
iki kişilik sevmek düştü bana
ona iki kişilik sevilmek.
ne şanslı kadındı o
hep aldı, yok nedir bilmeden
ve herkes de verdi zaten
o daha istemeden
ben de onlardan biriydim
sen ona verdin
sen eksik kalmayasın diye ben de ona verdim
ne şanslı kadındı o
gözlerine yıldızlar kaydı her gece vaktinde
sen seyre daldın, ben seni seyre...
Ve ne şanssız kadındı o
sahip olmak için savaşmanın lezzetini bilemedi hiç
sahip olduklarının çokluğundan,
kıymetini bilemedi elindekilerin.
örneğin onun gözüne yıldızlar kayardı.
Benim gözlerimden kayardı.
Onun emanet yıldızları olurdu örneğin;
benim gözlerim yıldız doğuran.
Ve ne şanssız kadındı o sevmeyi bilemedi
sevmeden sevilen; sevilmeyi de bilemedi
Dik dur adam;
sağ omzundan sol omzuna kadar astığın aşk göğsünün üstündeki kuş gibidir
kanat çırpar, uçar, gider, göklere değin
geride sen kalırsın bir nilüfer çiçeği misali
●tinia`şe'den bir bölüm