Titiz
mevsim normallerinin üstünde bir dokunman var senin
daha sıcak ellerin daha unutkan
saçlarının hafızası var mesela düne götüren
yarıncı bir adama dünü özleten
senin için rafa kaldırdığım şeyler eskiyebilir
bırak eskisin
görmezden gelmek de bir nevi toz almaktır aslında
fiyonklu bir yalnızlığım var nicedir
okursan vereyim
ama içinde bir şeyler bitince geri getir
tarifi imkansız durum tam da aramızda
bırak ölçüsüz olsun yolculuk
hele tut elimi
bak kafiye nasıl oluyormuş görsün edebiyat
oysa
karşıdan karşıya geçme cümlesinin saçmalığı gibiyim
solda mıydı çarpmasın diye bizi koşturan şey
yoksa sağduyumuz mu engeldi omuz çarpmasına
orada bir adam mı vardı
sıra bekleyen
saçlarının omzuna düşmesini bekleyen
başının o omuza düşmesini bekleyen
vay anasını be
çok güzel güldünüz
ben de çok güzel sessiz kalırım
aldığını yerine koy derdi annem
o zaman etraf dağılmazmış
rica etsem
aldıklarınızı yerine koyar mısınız