Tramva...
Ağabeyim,
Kültür edep'i seni büyüğüm diye iz düşmüşse hayatıma
Elimde olmadan seçilmişsen zaman tarafından,
Zamanın azizliğine uğrayan bendeki fukara yaşam
Seni hiç ayırt etmedi duygularımın kök feryatlarından...
Hep umurum oldun...
Pek az keşkeler imden biride
Yer değiştirebilseydik eğer... Seninle
Sen kardeşim olsaydın ben ağabeyin
-Kısa bir süreliğine de olsa-
Ağabeyliğin ne olduğunu yaşatırdım sana
Ben sende yaşayamadım ya...
-kardeşim bir şeye ihtiyacın var mı diye...
Kalbinden akıp gidene beni de ekledin mi bilemem...
Ama kader ki beni hiç sana düşündürtmedi...
Belli...
Hiç aramıyor-sormuyorsun... Olsun...
Bu gün nisanın dördü
ikibinon senesi
Günlerden Pazar
Ali dağında Adıyaman da
-mesire ve piknik alanı-
-Sancaktar Mahmut ensarinin türbesinin olduğu dağ-olarak da bilinir
Aileler-anne, baba, kardeşler-eğlenirken...
Pikniklerken
Sevinçlerken yaşama acısına kucak açıp...
Ben tek başına... Bu dağın doruğunda
Fırat nehrinin sardığı arazi kıvrımlarına
Hiç yaşayamadığımız kardeşliğimizi resimlerim
Sen koşarsın ben seni peşlerim...
Hiç senle koşup düşmediğimiz... Geçmişimize
Nidalı bir iç çekişle nefeslerim
Duygularım incinir...
Havasında sen dolaşımında sen içimin
Delinir ağrıdan akciğerim... Sevgili ağabeyciğim...
Sen böyle geçip gitmesen kardeşliğimizi
incitmesen beni...
Ne denli olursa olsun...
Ana karnında muhtaçken saf atmosferdeki bir soluğa
Senle hiç farkımız olmadığı o zaman gibi
Olsa diyorum,
Aramıza koyma diyorum... Gayrilik...
Yani
Mal pınar köyünde muhtar Abdullah'ın gülüşünde,
Kuş tepe köylüsü şükrü emminin düşünde
Hacer kadının eğirdiği ip gibi başımız dönse sevincinden
Katışıksız ve saf...
Özlemine nasır bağlamasa kardeşliğim-ağabeyliğine
Diyorum...
Ancak dünya işlerin beni unutturmuşsa... biliyorum
Kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan bu olaylar,
Bendeki kaygı ve panik yaratan
Travma...yı doğrular sevgili ağabeyim...
teşekkür ederim dostlarım
yine incileri dizmişsin tek sıra ne bir eksik ne bir fazla
tebrikler