Tütsü
Düşe dalan suların yokuşlarında
dans bulutu ayaklar
Ağzı şarap sarılmalara yiten kapılar eriyecek
Sonsuzca ve uzun gölgeler kumlara oturup
Ayakta yağmurla çiçeklerini sarınacak
Duvarlar bükülecek
Karanlık kuytulara sinecek
Ay dolu anlarla geçecek günler
Eşikte aşk
Bir lambanın közden ışığına
Özgür çağrılığını bilindik türküyle bırakacak
Yıldızları seyrediyorum
Sessizce oturup parmakuçlarına fısıltının
Penceremde sukun bağlılık
Ve iç çekişleri bahçelerin
Sel yelpazeli toprağın gövdesiyle duyarım bütün sesleri içimde
Bir kaval tütsüsünü yakar inceden
Parlar dünya
Yok olmayan ne varsa
Yok olmayan ve gezinen
Yaş dolu ezginin kuş maviliğiyle
Kanatlarına kıvranıp kaybolan benim