Tutuk Evi
Yorgun iş dönüşü,
Tatlı bir akşamüstü:
Demli çay,
Sigara faslı;
Sohbetler şiire yaslıydı...
İskender, Bekir
Hepimiz hemfikirdik:
'Sanat halk içindi'
Pasta yapmak da olsa
Şiir yazmak da ...
Derken;
Gözümüz dışarı kaydı:
Sabır yüklü yaşlı yüzleriyle
kalbinde umut bekleşenler vardı
içeriden çıkanlara dönmüş
hasretinden ağlıyorlardı...
'Sormayın neredeyiz,
Sormayın ne haldeyiz şimdi'...
Yüzümüzü çevirince o yöne
Tarifsiz bir ürperti düştü içimize
Hüzün kapladı her yanımızı
Veda ettik ısmarlama sevincimize...
Çelik kapısıyla bakıştık bir ara,
Asıktı yüzü tüm ruhsuzluğuyla,
Kaçırdı gözlerini arsızlık edip
Selam bile vermedi konuklara...
Sıkı korunan zulasıydı avlu
Belli ki çileli ömürlerin
Mahçup tanıklığını taşıyordu
Kalın duvarlar ardında durmuş
Mazinin sırlarını saklıyordu....
.............................
.............................
Bunca yıl boşuna esnemekten
Bıkmış da taşınıyormuşsun uzaklara;
Duyduk ki yorulmuşsun ceza kesmekten
Güle güle git, dönülmez yolculuklara...
buca cezaevi önü/24.03.2010